Şirketler daha hızlı bağlantının olanak tanıdığı yeni dijitalleşme seviyelerine ulaştıkça, veri kullanımı, riski daha iyi izlemek, analiz etmek, tahmin etmek ve azaltmak için önemli bir fırsat sunuyor.
Şirketler daha hızlı bağlantının olanak tanıdığı yeni dijitalleşme seviyelerine ulaştıkça, veri kullanımı, riski daha iyi izlemek, analiz etmek, tahmin etmek ve azaltmak için önemli bir fırsat sunuyor. Ancak aynı varlıklar, siber tehdit aktörlerinin kötüye kullanabileceği yeni güvenlik açıkları da sunarak, verilerin ve bunları işleyen, aktaran ve depolayan sistemlerin korunmasını son derece önemli hale getiriyor.
PwC'nin en son Yıllık Küresel CEO Anketi'ne göre, siber güvenlik artık küresel boyutta en önemli önceliklerden biri olarak listeleniyor ve ekstrem kaygılar arasında, pandeminin hemen alt sırasında yer alıyor. Bu nedenle siber güvenlik risk yönetimi stratejisinin artık yalnızca CTO'nun ve BT direktörünün bir endişesi değil, her tedarik zincirinin ve her teknik uzmanın da gündeminde olması gerekiyor.
Risk güvencesine öngörülü bir yaklaşım
Veriler, risk yönetimini ve dayanıklılığı dönüştürme potansiyeline sahiptir. Doğru veriler, analiz ve raporlama araçları, gelecekteki riskin ortaya çıkma olasılığının nerede daha yüksek olduğunu ve nerede olmadığını belirlemeye yardımcı olarak, kaynakların en büyük değerin tehlikede olduğu alanlara odaklanmasını sağlar. Bu metrikleri kullanmak, karar mekanizmasında duygusal önyargıların önlenmesine de yardımcı olabilir: Daha büyük olduğunu varsaydığımız riskler her zaman en yakın takibi gerektiren riskler olmayabilir.
Bir bileşenin veya tekniğin daha fazla başarısızlık riski içerdiği gösterilebiliyorsa, aynı programa dayalı bir denetim veya inceleme yapmak mantıklı olmayabilir. Aynı şekilde, daha yüksek riskli faaliyetlere odaklanmak ve bunları güven altına almak üzere kaynakları kullanarak, daha düşük riskli alanlar için daha verimli yöntemler tasarlanabilir. Deneyimli bir dijital denetim hizmetleri iş ortağı, hangi verilerin izlenmesi, nasıl analiz edilmesi ve nasıl harekete geçilmesi gerektiğine yönelik danışmanlık sunabilecektir.
Bütünleştirici dijital dönüşüm ihtiyacı
Dijital dönüşümün sunduğu fırsat belirgindir, ancak deneyimler bize uygulamanın zor olabileceğini ve kademeli şekilde ele alınması durumunda doğru etkiyi sağlama olasılığının düşük olduğunu söylüyor. 2020 yılında yapılan bir araştırma, pandeminin başlangıcında uygulanan dijital güncellemelerden %59'unun, acele uygulamadan kaynaklanan sorunları çözümleyecek kısa vadeli düzeltmeler gerektirdiğini ortaya koydu. Denetim ile risk azaltma süreçleri, değişim yönetimi sürecine daha iyi entegre edilmiş olsaydı, bu önlenebilirdi.
Teknoloji odaklı bir yaklaşımı benimseyerek, teknolojinin iyiliği için teknoloji kullanmak, yaygın görülen bir hatadır. Eleştirel açıdan baktığımızda, operasyonlarını ve risk güvence programlarını dijitalleştirmek isteyen şirketler için başlangıç noktası, eksik olduğunu düşündükleri teknoloji veya veri kaynağı değil, çözmek istedikleri sorunlar olmalıdır. Bu, doğru insan, süreç ve teknoloji karışımını içeren bütünleştirici bir dijital güvence stratejisi gerektirir.
Tedarik zinciri verileri ve siber güvenlik riski
Artan dijitalleşme ve veri akışları, kötü niyetli tehdit aktörleri tarafından istismar edilebilecek potansiyel güvenlik açıklarını artırıyor. Tedarikçiler, operasyonlarının ve kalite güvencesinin eksiksiz bir resmini elde etmek isteyen her şirket için hayati önem taşıyan birer veri kaynağıdır, ancak bu dijital tedarik zincirinin siber güvenlik denetim mekanizmasına da ihtiyacı vardır. Şirketler yalnızca kendi siber güvenlik risk yönetimi stratejilerinin değil, tedarik zincirini değerlendirirken ortaya çıkan siber tehdit potansiyelinin de farkında olmalıdır.
Son birkaç yılda siber tehdit ortamındaki fidye yazılımlarda bir değişim yaşandı. Sadece sıklıkları ikiye katlanarak tüm ihlallerin %10'unu oluşturmakla kalmadılar; sıradan görünüşlerinin aksine son derece güçlü olan fidye yazılımlar, tedarik zincirlerini giderek artan bir şekilde hedef aldı. Bu saldırılar ana bilgisayar ağında ayrıcalık kazanmanın yanı sıra tüm ekosistemin nasıl etkilenebileceğini de görürler. Tedarik zincirlerinin küresel yapısı, bu saldırıların potansiyel etkisini artırarak siber güvenlikte risk değerlendirmesinin önemini artırıyor.
Sürekli izlemeye doğru
Bu tür bir ortamda, geleneksel denetimler ve yıllık siber güvenlik risk değerlendirmeleri artık yeterli değildir. Sadece belirli bir anda sistemlerin anlık görüntüsünü sağlarlar ve ara dönemlerde gerekli olan, sistemdeki yeni güvenlik açıklarını veya değişiklikleri hesaba katmazlar.
Benzer şekilde, geçmişte birçok şirket, siber güvenlik risk yönetimini bir sigorta sağlayıcısına devretmeyi tercih etti. Bununla birlikte siber saldırıların hacmi ve karmaşıklığı primleri artırdığından, sigortacılar şirketlerden, sigorta kapsamında kalmak için risklere karşı proaktif şekilde önlem almalarını giderek daha fazla talep ediyor. Güçlü bir güvenceye yatırım, sigorta poliçesinin maliyetini bile azaltabilir.
Bu sorunların her ikisi için de çözüm, Kontrollerin Sürekli İzlenmesi seçeneğidir. Bu, şirketlerin, tedarikçilerden elde edilenler de dahil olmak üzere bir siber güvenlik risk değerlendirmesi için ihtiyaç duyulan verileri gerçek zamanlı olarak izlemesine olanak tanır. Tehdit istihbaratı platformları ve gösterge panelleri, sürekli ve proaktif bir izleme yaklaşımını kolaylaştırabilir.
İşbirliğine dayalı, gerçek zamanlı güvence
Tedarikçiler ve uzmanlarla işbirliğine dayalı bir yaklaşımın benimsenmesi, bir şirketin risk güvencesi için daha akıllı bir yaklaşım geliştirme ve siber güvenlikte uygun bilgi güvencesini oluşturma sürecinde dev adımlar atmasına yardımcı olabilir.
ISO 27001 gibi küresel yönetim sistemi standartlarına uygun belgelendirme gereksinimi ve BT güvenliğini denetleme ve değerlendirme hakkı, birçok sözleşmenin şartları arasında yer almaktadır. Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü (NIST) Siber Güvenlik Çerçevesi de, tedarikçilerin kontrollerine bakma ihtiyacını dikkate alan küresel bir standart olarak önem kazanıyor. Tedarikçilerin eğitilmelerine ve becerilerini artırmalarına yardımcı olunduğunda, bu, tüm zincir boyunca yetkinlik ve esnekliği artırarak her iki tarafa da karşılıklı avantaj sağlar. Dijital güvenceye ve sürekli izleme modeline geçiş, tedarik zincirini denetlerken gereksiz yüz yüze denetimlerin yarattığı her türlü maliyet ve kesinti ihtiyacını azaltma potansiyeline de sahiptir.
Yeni ürün geliştirme ve yeni coğrafyalar ve bölgelerde büyüme konusunda kararlar alınırken, tedarikçiler siber güvenlik tartışmanın bir parçası olmalıdır. Siber güvenlik risk yönetimi yalnızca ilk katılım aşamasında karşılanacak bir kontrol noktası değil, sağlam ve sürekli bir güvence stratejisinin bir parçası olmalıdır.
Sonuç
Endüstri dijitalleştikçe, hem geleneksel risklere hem de siber tehditlere karşı daha akıllı, gerçek zamanlı güvence ihtiyacı da artıyor. Bu noktaların tümü, siber dayanıklılığı dijital risk güvence programlarına, farkında olunan ve olunmayan tehditler göz önünde bulundurularak ve şirkete uyarlanmış şekilde entegre etme ihtiyacına işaret etmektedir. Operasyonel verilerin ve bilgi güvenliğinin, güvenlik açıklarının ve tehditlerin sürekli ve işbirliğine dayalı olarak izlenmesi, riskin daha iyi hafifletilmesini, verimliliğin daha iyi artırılmasını ve daha bilinçli kararlar alınmasını kolaylaştırma potansiyeline sahiptir.
Yeni Bir Pencereden Risk Raporu
LRQA’nın dijital olarak etkinleştirilmiş denetim ve belgelendirme hizmetleriyle içgörü ekiplerinin işletmenizi geleceğe hazırlamakta size nasıl yardımcı olabileceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için, Yeni Bir Pencereden Risk raporumuzu okuyun.
Yeni Bir Pencereden Risk Raporu